بَاب
الْأَذَانِ
فِي
السَّفَرِ
3. Yolculukta Ezan
Okumak
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ
مَعْرُوفٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ الْحَارِثِ
أَنَّ أَبَا
عُشَّانَةَ
الْمَعَافِرِيَّ
حَدَّثَهُ
عَنْ
عُقْبَةَ
بْنِ عَامِرٍ
قَالَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
يَعْجَبُ رَبُّكُمْ
مِنْ رَاعِي
غَنَمٍ فِي
رَأْسِ شَظِيَّةٍ
بِجَبَلٍ
يُؤَذِّنُ
بِالصَّلَاةِ
وَيُصَلِّي
فَيَقُولُ
اللَّهُ
عَزَّ وَجَلَّ
انْظُرُوا
إِلَى
عَبْدِي
هَذَا يُؤَذِّنُ
وَيُقِيمُ الصَّلَاةَ
يَخَافُ
مِنِّي قَدْ
غَفَرْتُ لِعَبْدِي
وَأَدْخَلْتُهُ
الْجَنَّةَ
Ukbe b. Âmir'den;
demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işittim: "Rabbiniz dağ
başında ezan okuyup namaz kılan bir koyun çobanından razı olur ve (şöyle)
buyurur: "Şu kuluma bakın. Benden korkarak ezan okuyor ve namaz kılıyor.
Ben bu kulumu affettim ve onu kesinlikle Cennete koyacağım."
İzah:
Nesâî, ezan
"Ezan okuyup namaz
kılan'* sözündeki ezan kelimesi, sözlükte "bildirmek" manasına gelir.
Bir fıkıh terimi olarak namaz vaktinin girdiğini bildirmek için yüksek sesle
okunan belli cümlelerden ibarettir. Aynı zamanda ikâmet etmek mânâsına
şâmildir. Bu bakımdan ezan kelimesiyle burada hem ezan hem de ikâmet kast
edilmiş olabilir. Ezan bölümünde de açıkladığımız gibi namazdan önce ezan
okunacak olursa, şeytan bu ezanı duymamak için ta ezan sesini duymayıncaya
kadar yelleye yelleye kaçar. Çünkü ezan sesini duyan canlı-cansız her varlık
kıyamet gününde müezzinin ezan okurken imanın ifâdesi olan şehâdet
kelimelerini telâffuz ettiğine şahitlik edecektir. İşte şeytan müezzinin
lehine bir şahit durumuna düşmemek için ezan sesini duymak istemez, kurtuluşu
kaçmakta arar. İşte hadiste belirtildiği gibi dağ başında olduğu için yalnız
başına namaz kılmak mecburiyetinde kalan kimse sadece ezan okuyup sonra namaz
kılacak olursa şeytanları bu şekilde kaçırmış olur. Fakat ezanla birlikte
ikâmet edecek olursa arkasına melaike-i kiram cemaat olurlar. Bu sayede cemaat
sevabına da erişmiş olur. Nitekim Beyhakî'nin Hz. Selman'(r.a.)den rivayet
ettiği hadiste şöyle buyuruluyor:
"Bir kimse bir
arazide bulunur da namaz vakti girince ezan okur, ikâmet eder sonra da namazım
kılacak olursa arkasında melekler durarak iki ucu görünmeyecek kadar uzun saf
teşkil ederler."
Abdurrezzak'ın Müsannef
inde Selman Hazretlerinden rivayet ettiği hadisin meali ise şöyledir:
"Bir kimse bir arazide bulunur da namaz vakti girecek olursa abdest
alsın, su bulamazsa teyemmüm etsin. Eğer yalnız ikâmetle namaz kılarsa
kendisiyle beraber iki melek namaz kılar. Eğer hem ezan hem de ikâmet ile
kılacak olursa kendisiyle beraber iki ucu görünmez melaike namaza iştirak
eder."
Bu hadisin yolculukla
ilgisi yoktur, diye itiraz edilemez. Çünkü kırda davar otlatmakta olan bir
çoban için namazdan önce ezan okumak ve ikâmet etmek müstehab olunca yolcu
için de müstehab olacağı kolayca anlaşılır.